Arka Kapak Yazısı

Dorian Gray; etkileyici bir güzelliğe sahip genç bir adamdır. Ressam Basil Hallward, başyapıtı olarak nitelendirdiği portreyi tamamladığında, Dorian bir dilekte bulunur: “Keşke başka türlü olabilseydi! Keşke sonsuza kadar genç kalan ben, ihtiyarlayansa şu tablodaki kişi olsaydı!” Dileği gerçek olan Dorian yaşlılık, hastalık, vicdan azabı gibi yaşamın gerçeklerinden etkilenmezken, portre tüm bu gerçeklerin izlerini yansıtan bir ayna haline gelir. İlk zamanlarda bu durumdan oldukça memnun olsa da giderek rahatsızlık duymaya başlar Dorian Gray.Portresinin kendisine yansıttığı gerçekleri yok etmeye çalışırken, tıpkı yozlaşan benliğine ayna tutan Basil Hallward’ı yok ettiği gibi, kendisini de yok edecektir. Oscar Wilde’ın okurları insanın arzularının ve hırslarının labirentinde bir yolculuğa çıkarttığı Dorian Gray’in Portresi’ni Solmaz Kâmuran çevirisiyle, Livaneli Kitaplığı içerisinde sizlere sunuyoruz

₺67,20

O Güzel İnsanlar uzun yıllar boyunca düşünceleri, duyarlılıkları, eserleri ve eylemleriyle daha güzel, daha iyi, daha insanca ve hakça yaşanılan bir dünya özlemiyle yanıp tutuşanların öyküsüdür. Zeynep Oral, ona yüreğini cömertçe açanları sevgiyle, bilgiyle, sonsuz bir duyarlılıkla ele alırken aynı zamanda insanı “insan” yapan evrensel ve çağdaş değerleri de yüceltiyor. Kitap, Zeynep Oral’ın akıcı ve işlek kaleminden Türkiye’nin aydınlık yüzünü yansıtan, Türkiye ve dünya sanat tarihine adını adeta altın harflerle yazdırmış olan sanat insanlarımızın kimselerce bilinmeyen yönlerini anlatırken, onların detaylı portrelerini de sunuyor.

 

₺116,90

''Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol”

Mevlânâ

Hayatın en acı yüzüyle çok küçük yaşta tanışan ve ailesiz kalan Ahmet Bey’in münzevi hayatının ortasına bir cinayet haberi düşüyor. Usta edebiyatçı Zülfü Livaneli, bir cinayetin gölgesinde kardeşlik bağı, aşk, arkadaşlık, ihanet gibi insana dair tüm duyguların ve duygusuzlukların anatomisini çıkarıyor.

Geçmişle hesaplaşmanın bambaşka bir boyut kazandığı Kardeşimin Hikâyesi, önyargıların kırılması ve başka düşünüş biçimleri sunması bakımından da edebiyatımıza önemli bir katkı. Livaneli bu romanıyla “insan soyunun en soylu duygusu” aşkın, anlamını ve biçimlerini merak unsuruyla başarılı bir şekilde harmanlarken okuyanlara muazzam bir deneyim yaşatıyor.

Edebiyatımızın güçlü kalemi Livaneli, sadece bir cinayetin tanıklarını değil, geçmişin gölgesi yüzünden bugününü yaşayamayanların hikâyesini de anlatıyor. Elinizdeki roman, unuttuklarımıza ve hatırladıklarımıza çıplak gözle bakmamızı sağlayan, hafızalardan silinmeyecek bir insanlık anlatısı...

Kardeşimin Hikâyesi akıcı üslubu ve sürükleyici kurgusunun yanı sıra tüm muhtemel sonları geride bırakan sürpriz finaliyle başucumuza yerleşiyor.

Türkçede çok sayıda baskısı ve dünya dillerine çevirisi yapılan; yayımlandığı günden itibaren çok satan ve çok okunan kitaplar listesinde zirveyi koruyan Kardeşimin Hikâyesi, Rusça çevirisiyle de okurların beğenisini kazandı.

Kitap Yazar Adı Zülfü Livaneli

Editör Gülşen İşeri

Yayıma Hazırlayan Günnur Aksakal

Kapak Tasarım Canan Satan

Kapak Fotoğraf Jacques Henri Lartigue Dizgi Nurgül Kıssacık

Sayfa Tasarım Şevval Ulusoy

Sayfa Sayısı 280 Ebat 13,7x23

Tür Roman

Kağıt / İç Baskı III. Hamur Enzo, 52 gr. Cilt /

Kapak Kuşe Mat 170 gr

ISBN / Barkod 9789751042545

₺360,50

“Ben sadece sanmışım. Bu dünyada beni en güzel o sever. Hiç incitmez. Acırsa bir yerim, gelir öper. Düşersem kaldırır. Yemez yedirir, giymez giydirir, her şeyin en iyisine layık bulur, sanmışım... Sanmak, ne çok yolun giriş iznidir. Sanmak ne çok oyununun yer biletidir. Sanarak başlar bütün hikâyeler. Sanarak biter koca ömürler. Sanmalar ve zanlar üzerine hazırlanır ömrün senaryoları...”

Boyun Devrilsin Murtaza, bir kadının dile getiremediği hislerine tercüman olan bir roman; yetememe, yetişememe, sıkışmışlık, yalnızlık, insanları mutlu edebilme çabası ve hayal kırıklığı ile dolu bir günce...

Okurken hem Vuslat’ın Murtaza’sına serzenişlerini derinden hissedecek, hem de bir karnaval misali, birbirinden orijinal Vuslat karakterleriyle kahkahalara doyacaksınız... Özlem Binel’in değerli kaleminden Vuslat’ın, Derviş’in, Yazar Hanım’ın, Hasret’in ve Muallime’nin sürükleyici iç yolculuğuna hazır mısınız?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺103,60

İlk kitabım film oldu, aşırı önemli biriyim. Çok takipçim var Twitter’da; İnstagram’da da mavi tikim var. Takipçim çok olduğu için yazdıklarım, söylediklerim, fikirlerim acayip önemli benim. Mesela ülkede bir gündem olsun, herkes benim düşüncelerimi merak eder. Kanaat önderiyim ben.

Kitabımın arka kapağına böyle şeyler yazarsam ailemin, arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakarım diye düşünmeyen çok mühim organizmalarla dolu bir ülkede yaşadığımız için şaşırmamışsındır okurken, eminim buna.

Tanışmadıysak tanışalım; ben kendini gömme sporunun dünyadaki bir numaralı markası Ömür Özdemir. Bizim gibilerin değeri bilinmiyormuş varsın bilinmesin; zayıflıkmış, eziklikmiş varsın öyle olsun. Biz burdan devam. Başkalarının vereceği değerin kölesi değiliz, biz kendimizi biliriz.

İlk kitabımdaki gibi eğlencelik bir kitap yazdım yine bence. Eğlenmek isteyenler ya da “Herkes kitap yazıyor yaa” diye ortamlarda aşağılamak isteyen çok bilmişler için bu kitap müthiş bir fırsat.

Sevgilerimle...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺78,40

Üç bin yıldır dünya tarihinin kavşağında bulunan İran, Doğu ile Batı’nın kesişme noktasında yer alır. Karşı karşıya geldiği medeniyetlere etkide bulunmasıyla bilinen İran medeniyeti sınırlarının çok ötesine uzanmıştır.
Bu kitap, İran kültürünün Akdeniz’den Hint Okyanusu’na ve İpek Yolları boyunca Çin’e kadar uzanan çeşitli nüfuslar arasında tarih öncesi çağlardan günümüze kadar yayılmasının izini sürüy


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 148
En / Boy : 13.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺97,30

Tarihsel bağlamda bakıldığında, Balkanlar tam olarak tanımlanamayan, ürkütücü bir bölge olarak hafızalara kazınmış ve çoğu zaman olumsuz noktaları ile değerlendirilen, etnik çatışmaların olduğu, her daim yeni çatışmalara gebe olan küçük bir bölge olarak görülmüştür.
Balkanlar Tarihi, Balkanları olumlu yönleri ile ele alarak kültürel, tarihsel ve sosyal özellikleri ön plana çıkartıyor ve bölgedeki uyumu bizlere göstermeyi amaçlıyor. Ünlü tarihçi Andrew Wachtel bölgeyi dünyanın en büyük dört medeniyetinin birbiri ardına yerleştiği, karmaşık, dinamik, bazen kolayca alev alan, çok katmanlı yerel bir medeniyet olarak tanımlıyor. Balkanlar, Antik Yunan ve Roma, Bizans İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Katolik Avrupa kültürlerinin birbirleriyle karşılaştığı, çatıştığı, bazen de iç içe geçtiği bir bölgedir. Balkan tarihi, yerel halkın bölgeye daha sonra gelen çeşitli medeniyetlerden ödünç aldıkları geleneklerin toplamından oluştuğu için dünyadaki en ilginç ve karmaşık
bölgelerden biridir


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺97,30

Eskişehir, “ıssız Anadolu ovalarının ortasında” büyük şehirlerin gölgesinde mütevazı varlığını sürdürüyor.
Kimi zaman Adalet Ağaoğlu’nun satırlarında kimi zaman Cemal Süreya’nın dizelerinde kendini gösterse de ne yazık ki Eskişehir hakkında yapılan kapsamlı bir çalışma bulunmuyor.

Fotoğraf, sinema ve görüntü estetiği gibi disiplinlerdeki çalışmalarıyla tanınan akademisyen Levend Kılıç tarafından hazırlanan Avare Adımlarla Eskişehir literatürdeki bu eksiği gidermeye yönelik kayda değer bir çaba, bir vefa göstergesi niteliği taşıyor.
Levend Kılıç, okuyanları bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Eskişehir’in Porsuk Çayı, kitapçıları, bisikletçileri, hamamları, köprüleri arasında sokak sokak dolaştırıyor. Bu keşif yolculuğuna Kılıç’ın objektifinden çıkan fotoğraflar eşlik ediyor.
Avare Adımlarla Eskişehir, bir şehir tarihi çalışmasından veya gezi rehberinden çok daha fazlasını vadediyor


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 156
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺74,90

Propaganda aşağıdakilerin tümüdür:
Kurnazların işlettiği devasa bir mekanizmadır.
Beyin avcılarının mostrasıdır.
Kandırma ve yalancılık sanatıdır.
Amacı doğruluk değil, iknadır.
Gündelik sersemleştirme faaliyetidir.
Öğüterek, boyun eğmeyi kolaylaştırır.
Gücünü insanın zaaflarından alır.
Halk, onun ne istediğini bilmeyen parçasıdır.
Bakır yeteneklerden altın adamlar yaratır.
Dünyayı, düş görenlerin sırtında taşıtır.
Umutları ve hayalleri sokağa yayar.
Kitle hareketlerinin gözde silahıdır.
Her tarafı kaplayan yabani otlardan farksızdır.
Propagandanın muhteşem ilkesi şudur:
“Karşınızdakine derin bir arzu uyandırınız. O her şeyi kendiliğinden yapar...”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 112
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺91,00

“Sıra dışı bir kalpazanlık serüveni.”
Giancarlo, “Hedef üretim 10 milyon liret!” dediğinde, Alberto aldığı emre istinaden “Tamam patron” diyerek ivedilikle makinelerin başına geçti. Makineler, aynı bir köstekli saatin mekanizması gibi takır takır çalışıyordu. Çıkan sesler Giancarlo için adeta büyülü bir terapi gibiydi. Oturduğu koltukta gözlerini kapatarak kendisine kısa bir mola verdi ve zihninde çalmaya başlayan orkestraya konsantre oldu…
İtalya Merkez Bankası darphane çalışanı Giancarlo’nun macera dolu hayat hikâyesi…
Giancarlo Machiavelli, yetimlik ve öksüzlükten gelen yaşam mücadelesi, tehlikeli ancak bir o kadar dâhice planlanan kalpazanlık girişimi ve hayran kalacağınız zekâsı sayesinde kendisi gibi birçok insanın hayata tutunmasını sağlıyor.
Bakırhan’ın benzersiz kaleminden satırlara, nabzı yüksek aksiyon sahneleri ile birlikte mafyanın, emniyetin, din ve devlet büyüklerinin de dahil olduğu koca bir kaos dökülüyor. Yaşanan tüm bu karmaşa, olay akışı ve ustaca işlenmiş sürükleyici kurgunun sonunda ise sizleri, hayrete düşürecek bir final bekliyor.
İbrahim Bakırhan’ın, çok sevilen kitabı Kimsesizler Adası’nın ardından, bir solukta okuyup bitireceğiniz Da Vinci’nin Darphanesi ile İtalya tarihinde çıkacağınız eşsiz bir yolculuğa hazır olun!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 296
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺115,50

Onların Öyküsü, Bizim Öykümüz ve şu an elinizde tuttuğunuz Sizin Öykünüz… Üçüncü kitabımız için de güzel dilekler dileyerek ve kocaman umutlarla yola çıktık. Sizin Öykünüz’de de hedefimiz aynı; maddi imkânsızlıklar nedeniyle okuyamayan kız çocuklarımıza ulaşıp, onlara ışık olmak. Aldığınız her kitap, onların eğitimi için bir umut olacak. Yaptığımızın, daha fazlasını yapabilmek için yola çıktık. İnanıyorum ki, bu kitabımızla da o minicik ve masum yüreklere ulaşıp, güzel yüzlerindeki pırıl pırıl gülüşlere birlikte tanıklık edeceğiz. Aydınlık yarınlara…


Azra Akın / Bir Çocukluk Anısı
Berrak Tüzünataç / Hayali Arkadaşım Clara
Burçin Terzioğlu / Hayat Hanım
Caner Erkin / Canımsın Sen
Doğa Rutkay / Piraye’ye Mektup
Ebru Şallı / Nereden Bilebilirdim ki Ponçiğim
Ece Üner / Güneş’i Doğurmak
Gülay Kamaz / Benim Dostum Olur Musun?
Gonca Vuslateri, Pınar Öğün / İyola ve
Melem Cadısı
Kerem Bürsin / İsmim Kerem… Kerem Gibi
Mehmet Aslantuğ / Şair ve Şiir
Metin Hara / Mavi’nin Öyküsü
Ömür Sabuncuoğlu / Serap Anne
Sezen Aksu / Kardelen
Sinem Kobal / Altın Saçlı Kız


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺75,60

Ruhver Barengi, yayımlanan ilk öykü kitabı Metamorfoz ile gündelik hayatın tekdüzeliğinde sıkışan okurları fantastik bir yazınsal yolculuğa çıkarıyor.
Metamorfoz, yalnızlaşma, tükenmişlik ve yetersizlikle çevrelenmiş modern çağda ancak kendi içine kapanarak yaşamına devam edebilen günümüz insanlarının öyküsünü anlatıyor.
Bir yanda kalabalığın gürültüsünde muhatabına ulaşamayan günaydınlar, hep gölgede yaşamaya mahkûm gerçek hayatlar; diğer yanda buna dayanamayan ve varoluşunun nedenini çözmeye çalışanların gerçeküstü dünyaları.
Barengi, ilk yapıtıyla mizah, drama ve fantastik edebiyatın pek çok unsurunu bir araya getirirken çağdaş edebiyata yeni bir bakış açısı kazandırıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 96
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺56,70

Ne zaman verdim bu ismi hatırlamıyorum. Palyaço’nun Günlüğü. Tahminen kırk beş yıldır yazıyorum. Küçük küçük notlar. Bazen tek satır, bazen sayfalarca. Dağınık zaman dilimlerinden dağınık cümleler. Bir gün hepsine birden isim koymak telaşı kaplamış içimi. Hani çocuk doğduktan sonra hemen ismini koymalı ya. Yaşasın, soluk alsın, evrende yeri olsun diye.”
Tiyatro sahneleri ve televizyon ekranlarından milyonlarca izleyiciye ulaşıp sevgisini kazanan Cem Davran, yayımlanan ilk kitabı Palyaço’nun Günlüğü ile sevenlerini nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor.
Palyaço’nun Günlüğü, oyunculuğa başlama serüveninden şimdilerde kapılarına kilit vurulan sahnelere, eski Beyoğlu sokaklarından Türkiye’nin yakın tarihine; kısacası Cem Davran’ın ilk gençliğinden bugüne tüm yaşam deneyimini anlatıyor.
Palyaço’nun Günlüğü, sıcacık üslubuyla okuyanların yüreğine dokunurken bin bir zorluk içinde kurulan sobalı evleri, eski kunduracıları, son oyun şakalarını, hoşgörü ve tahammül izleriyle bezeli eski mahallelerimizi hatırlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 1284
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 01.2022
₺123,90

“Anadolu kaplanlarından bir müteşebbisin 70 yıllık iş tecrübeleri ışığında ibret veren yaşantısı.”

Hayatının dönüm noktasında olanlara...

Sanayici ve iş adamı Hüseyin ARICA, Türkiye’de 500 sanayici arasına girmiş, binlerce ton irmik, un, makarna, tahıl ve tekstil ürünleri ihraç etmiş, 13 adet fabrika kurmuş, ülkemize milyon dolarlar kazandırmış; girişimci, işkolik ve arı gibi çalışkan bir kişiliğe sahip, binlerce kişiye iş ve aş vermiş, yaşam savaşını hakkıyla kazanmış bir yazardır.

Satış gelirlerinin LÖSEV ve ÇYDD’ye bağışlanacağı bu kitapta anlatılanlar, Cumhuriyet tarihinde yaşayan Türk toplumundan manidar renkler sunmakla birlikte, adı olan “Nereden Nereye” isminin de içini doldurmaktadır. Eser çalışmak, üretmek ve büyümek isteyen insanlara yol gösteren bir rehber, iş yaşamına girecek herkesin de mutlaka okuması gereken bir yapıt özelliği taşımaktadır kanaatimce.

Kemal TÜRK
Eğitimci-Yazar


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 12.2021
₺195,72

Namık Kemal Biçer, Adana’nın bir köyünde başlayan yaşamında birçok badire atlatmış, büyük başarılar yakalamış ancak büyük çöküşler de tatmış bir iş insanıdır. Bir otobiyografi olan elinizdeki kitapta, yazarın yaşamının arka fonunda Türkiye’nin 40 yıllık ekonomik, siyasi ve sosyokültürel tarihini de okuyacaksınız.

Biçer’in yaşamında giriştiği ticari faaliyetlerde yolunun kesiştiği Süleyman Demirel’den Sakıp Sabancı’ya, Deniz Baykal’dan Sedat Peker’e, Mustafa Koç’tan Zülfü Livaneli’ye, Gaffar Okkan’dan Hanefi Avcı ve Ahmet Kaya’ya kadar pek çok ünlü ismin de dahil olduğu bu hikâye, yolun başında olan veya yolu kaybettiğini düşünen birçok insan için ilham verici bir edebi lezzet vaat ediyor. Yolu bir dönem politikayla da kesişen Namık Kemal Biçer, namı diğer Pink Namık, Türk siyasetine dair anekdotları nüktedan bir dille aktarırken, “CHP’de Kürt açılımı”nı bizzat başlatmış olmak gibi hikâyelerle de şaşırtıcı bir bakış açısı sunuyor.

“32 yıllık ekonomi gazeteciliği yaşamımda duayen iş insanı Sakıp Sabancı dahil yüzlerce patronla röportaj yaptım. Yaşamları, düşünceleri, başarılarına dair sorular sorup, yanıtlar aldım. Ancak az sayıda kişinin yaşamöyküsünden etkilendim. Namık Kemal Biçer, etkilendiğim iş insanlarından biri oldu. Bu kitabı, kariyer hedefine girişimciliği koyan herkese öneriyorum. Başarıyla başarısızlığın, şansla talihsizliğin, güzellikle çirkinliğin, inişlerle çıkışların bu kadar güzel harmanlandığı ilham veren bir yaşamı okumak herkese iyi gelecek.”

Mehmet Uluğtürkan
Gazeteci


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 300
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2021
₺110,04

Bu kitap, Fransız Hâkim Béatrice Blohorn-Brenneur tarafından “Fransa’da Herkes İçin Arabuluculuk” adıyla yazılan ve 8 ülkede çevirisi yapılan eserin Türkiye uyarlamasıdır.

Birinci kısımda, arabuluculuğun ne olduğu ve arabuluculuğa ilişkin genel metotlar anlatılmaya çalışılmıştır. İkinci kısımda ise arabuluculuğun ülkemizdeki yeri, 2020 yılına kadar geçirmiş olduğu evreler, tabi olduğu yasal düzenlemeler ve mevcut uygulamalar paylaşılmıştır.

Neden “herkes” için? Neden “arabuluculuk”?

Türkiye’de kitapta da aktarıldığı üzere belli bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye gitmeden önce arabuluculuğa başvurma şartı aranmakta olup, resmi arabuluculuk görevi de belli birtakım niteliklere sahip olmak kaydıyla hukuk fakültesi mezunlarına verilmiştir.

Ancak bu kitap sadece resmi arabulucu olan veya olabilecek kişiler için değil toplumun her kesiminden insanın arabuluculuğu anlaması ve bundan faydalanabilmesi amacıyla kaleme alınmıştır. Çünkü günlük hayatta herkes, her an ve her yerde bir uyuşmazlığın parçası olabilir. Herkes yaşamakta olduğu bir uyuşmazlığı çözmek ya da yaşanması muhtemel bir uyuşmazlığı önlemek için bir yol arayışına girebilir. (Aile içinde, okul yaşamında, iş hayatında, komşuyla, ticari, politik ve idari ilişkilerde vs. birbirini anlamak, uyuşmazlıkları çözmek, ilişkileri tamir etmek gibi...) Arabuluculuk, bu yol arayışında kişilerin kendi uyuşmazlıklarını barış içerisinde çözmelerine, en uygun çözüm yolunu bulup seçmelerine katkı sağlayabilir.

Türk-Fransız işbirliği ile hazırlanan bu kitabın arabuluculuk yolunda herkese ışık tutması dileğiyle...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 12.2021
₺205,80

Elektrikli scooter kullanmaya başlayanlar genellikle en büyük sıkıntıyı doğru yöne gitme konusunda yaşar. Diyelim ki yolunuzun üzerinde bir elektrik direği var. O direğe çarpma ihtimali aklınızda bir kez belirirse, tüm dikkatinizi ona verirsiniz. Sonunda da çarparsınız. Deneyim kazandıkça direğe değil, yola odaklanmanız gerektiğini öğrenirsiniz. Tilkinin Kuyruğu da buna benzer. Farkında olmasak da olumsuz şeyleri çok fazla düşünürüz. Böyle yapınca da ister istemez odak noktamıza onları koyar ve acemi bir scooter sürücüsü gibi oraya doğru gideriz. Tüm kabahati de tilkinin kuyruğuna yükleriz. Bu kitapta hayatımızın odak noktasına neleri koymamız gerektiğini öğreneceksiniz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2021
₺71,40

Alp Er Tunga/Efrasiyap, Türklerin “dünyayı yönetme ülküsü”nün bayrağı ve simgesidir. O, Türklüğün Turan hayalinin başlangıç noktası ve temel felsefesidir. Tarih boyunca Turan hayali ile yaşayanların ilk ve gerçek hakanıdır. Bu Turan hakanı ile ilgili bilgiler; destanlarda, efsanelerde ve eski yazılı kaynaklarda yer almış, çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Alp Er Tunga; Türk tarihini başarı, şan ve şeref ile süsleyen Oğuz Kağan, Bilge Kağan, Sultan Alparslan, Fatih Sultan Mehmet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi sayılı devlet adamlarındandır. Büyük Hakan’dan sonra tarih sahnesinde yer alan Türk devletleri, ondan “kut alarak”, onun soyundan gelenler veya geldiğini iddia edenler tarafından kurulmuştur. Alp Er Tunga, yaşadığı dönemde bütün Türkleri aynı sınır içerisine toplayarak bir “Türk birliği” kurmuştur. Anadolu’nun da ilk fatihidir. MÖ 7. yüzyılda Anadolu’ya gelmiş, Orta ve Doğu Anadolu’yu ele geçirmiş, Mısır’a kadar giderek yaklaşık 29 yıl bu coğrafyayı elinde tutmuştur. Prof. Dr. Necati Demir, Alp Er Tunga konusunda dünya kütüphanelerini ve yazılı eserleri taramış, alan araştırmaları yapmıştır. Böylece Alp Er Tunga’nın tarihi, destani ve efsanevi kişiliğiyle ilgili bilgiler bir araya getirilmiştir. Elinizdeki kitap ile şimdilik bilinen ilk Türk devleti ve ilk Türk hakanı hakkında derli toplu bir çalışma ortaya çıkmıştır.

Prof. Dr. Necati Demir 20 Nisan 1964’te Ordu’ya bağlı Ulubey ilçesinin Kumanlar köyünde doğdu. Kumanlar İlkokulu (1974), Ordu Fatih Ortaokulu (1977), Ordu Fatih Lisesi (1980) Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1987) mezunudur. Yüksek lisansını Cumhuriyet Üniversitesi’nde (1992), doktorasını Selçuk Üniversitesi’nde (1996) tamamladı. Gaziantep Sarısalkım Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni (1987-1990), Sivas Cumhuriyet Lisesi’nde Türk dili ve edebiyatı öğretmeni, Cumhuriyet Üniversitesi’nde Türk dili okutmanı olarak çalıştı. 13 Haziran 1996’da Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’ne yardımcı doçent olarak atandı. 30 Kasım 2000’de doçent, 9 Şubat 2006’da profesör oldu. 140’ı aşkın kitabı, 100’ü aşkın makalesi ve bildirisi bulunmaktadır. Bu kitaplarından dört tanesi Harvard Üniversitesi’nde, 27 tanesi Almanya’da, bir tanesi Avusturya’da, bir tanesi de Danimarka’da yayımlanmıştır. 1996-2010 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Bölümü’nde öğretim üyesi ve bölüm başkanı olarak görev yaptı. 2010 yılında Gazi Üniversitesi’ne atandı. Halen Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

 

Yayın Koordinatörü Mehmet Bozkurt

Yayıma Hazırlayan Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut

Sayfa Sayısı 232

Ebat 13,7 x 21,5

Tür Tarih Kağıt /

İç Baskı III. Hamur Enzo, 52 gr. Cilt /

Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751043184 

₺98,00

Şiddet, hayata kast, terk, zina... Türkiye’de her yıl on binlerce çift boşanıyor. Peki, davullu zurnalı düğünlerle başlayan evlilikler neden mahkeme salonlarında ayrılıkla sonlanıyor? Attilâ İlhan’ın meşhur “Ayrılık da sevdaya dahil” dizesinde vurgulandığı gibi, boşanma da evlilik sürecine dahil olan ve bu yüzden hukuki düzenlemeye konu olması gereken bir olgu. Ve en nihayetinde kaderiniz bir hâkimin ellerinde.

Eski Türklerden Cumhuriyet dönemine boşanmanın hukukumuzdaki yerini ele alan bu kitap, dünden bugüne yaşanmış örneklerle ayrılıkların sebeplerini de açıklıyor. Ultra cimri kocalar, eşi hakkında asılsız ihbarda bulunanlar, kocasına büyü yaptıran mistik kadınlar... Mahkeme salonlarının trajikomik hikâyelere sahne olduğu boşanma davaları evliler için “tedirgin” fakat bekârlar için “keyifli” bir okuma vaat ediyor.

Ve yazarları uyarıyor: Herhangi bir aile bünyesinde ortaya çıkıp boşanmaya neden olan bir olguyu tüm aileler açısından her şartta geçerli bir boşanma sebebi olarak kabul etmek mümkün değildir. Bu yüzden de kitabımızın bir “boşanma rehberi” olarak algılanmamasını dileriz. Tabii ki okurun derlediğimiz olayları dikkate alarak sağlıklı bir evlilik bünyesinde hangi davranışlara yer olmadığını görmesi mümkün olduğundan, kitabımızın bir “mutlu evlilik rehberi” olarak algılanmasından da memnun oluruz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 148
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2021
₺75,60

“İşte bu kitap, oğluma yazdığım mektubumdur, yüreği daima vatan sevgisiyle dolu iki arkadaşın hayallerini gerçekleştirme hikâyesidir.”

Edebiyatımızın güçlü kalemi Zülfü Livaneli, Cumhuriyet’in kurucusu ve yirminci yüzyılın büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatıyor.

Tanışma hikâyelerinden Cumhuriyet’in kuruluşuna giden zaman içinde tüm yaşananlara eşlik eden bir dostluk; bir hayali gerçek kılan iki yürekli insan: Salih Bozok ve Mustafa Kemal Atatürk.

Arkadaşıma Veda, can dostu, silah arkadaşı, sadık yaveri Salih Bozok’un gözünden Mustafa Kemal Atatürk’ü, okul ve askerlik hayatını, annesiyle kurduğu ilişkiyi, doğa ve hayvan sevgisini aktarıyor.

Altı yaşında Selanik’te başlayıp 10 Kasım 1938’de İstanbul’da fiziki varlığı sonlanan bu yoldaşlık hikâyesi, Zülfü Livaneli’nin kalemi ve Ergün Gündüz’ün çizimleriyle..


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 172
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2021
₺147,50

“Sıfırdan” Başlıyoruz 2022 yılı daha başlamadan, gürültüsü tüm dünyayı çepeçevre sardı. İnsanlık sıkıştıran, kısıtlayan nitelikte bir yılı arkasında bırakırken, pandemi kelimesinin çoktan ortadan kalktığını göreceğiz. “Var Olmak” eşiğinden atlarken 2022 yılına; mavi gezegenimizde insana dair tüm etik değerlerin sorgulanması ve resmiyet kazanan kararların geçerliliğinin tartışılması eşliğinde başlayacağız!

2022’de Başak Burçları Kazanıyor

Bilgi Sonsuza Dek Cehaleti Yönetecektir

Şubat ayının endamı göklere sığmayacak türden olacak. Yeniay, Kova burcunda yerini aldığında son yıllarda ivme kazanan SİHA teknolojisinde ne kadar mesafe kat edildiğine şaşkınlıklarımız eşliğinde şahit olacağız.

Koç Burçları! Ne Günlerden Geçtiniz

Her Dertli Kaderi Kendine Düşman Bilir

İstanbul Sözleşmesi’nin 2011’de imzalanırken makûs bir talihe sahip olmadığını, varlığını daima koruyacağını ve seçim vaatlerine konu olmayacak kadar ihtiyaç duyulan bir yapı olduğunu da aklıselim insanlardan dinleyeceğiz.

Balık Burçları Kulak Verin, Gökyüzü Size Akıyor

Kuşaklar Değiştikçe Yönümüz Değişiyor

Türk siyaseti üzerinde ülkemizin genç nüfusunun etkisi yadsınamaz bir gerçek olacak. Gençlerimizin yüzündeki umutsuzluk bulutları dağılmaya başlayacak.

Terazi Burçları! 2022, Düğümleri Çözecek

67. Hükümet Kuruluyor Hazır mısınız?

Ülkemiz birçok önemli badire atlatacak. Mars, yönettiği burca geldiğinde ise yeryüzünün kor ateşini artırabilir. Kendi içinde ayrışan partiler, kapanan partiler Türkiye’nin gündemini 24 saatte bir değişime uğratacak.

 

,Sayfa Sayısı 556

Ebat 13,7 x 21,5

Tür Astroloji

Kağıt / İç Baskı lll.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751043030

₺85,40

“...Boşa geçen zamanın anlamını hangi sözcükler anlatabilirdi ki? Bu basit ama keskin düşünce, bütün diğer düşüncelerinin birbirine kenetlendiği ağlara bir bıçak gibi düştü ve bütün düşünce bağlarını koparıp attı. Öyle umutsuz, öyle kaçınılmaz bir düşüştü ki bu, birden nefesinin kesildiğini ve dizlerinin tutmadığını hissetti. Duvara yaslandı. Çiseleyen yağmurun ıslattığı bir kedi bacaklarına sürtündü. Şakaklarındaki zonklama, zamanı, yere dökülen yağmur tanelerine hapsederek yavaşlatmıştı. Bu taneler alnına damlıyor, burnunun kavisinden, birkaç günlük sakalına süzülüyor, kaybolup, yok olup gidiyordu. Zamanı elleriyle tutmayı denedi. Olmadı...”

Düşüş; hayatın anlamını, çocukluk arkadaşı iki ana karakterin İstanbul’dan Los Angeles ve San Fransisko’ya sürüklenen hayatları üzerinden felsefi, edebi, politik ve tarihi bir çerçeveye eşlik eden derin kurgusuyla sorguluyor. Bu varoluşçu sorgulama, karakterlerin yazdıkları öyküler ve izledikleri filmlerle, gördükleri rüyalar ve Platonik felsefeden postmodernizme, Aydınlanma’dan İbn-i Rüşd’e uzanan çarpıcı diyaloglarla gerçekleştiriliyor. Gerçeğin ve kayıp zamanın peşine düşme, özgürlük, erdem, bilgi, ölümsüzlük, sıradanlık, hayal kırıklığı, aşk ve yalnızlık metaforlarının satırlara başarılı bir şekilde nüfuz etmesinin yanında; Doğu-Batı karşılaşması kitabın temel çerçevesinde derin bir şekilde hissedilirken, okuyucu üst kurmaca tekniği ile roman içinde bir romanla karşılaşıyor.

Roman bir yandan Batı felsefesiyle örülmüşken, bir yandan Doğu düzleminde oryantalizm, modernleşme  ve Batılılaşma kavramlarına teorik olarak yeni bir bakış sunuyor. Yazarın yayın dünyasına attığı ilk adım olan Düşüş, karakterlerin kendilerini keşfetme yolunda sarsıcı, umutsuz aşk hikâyeleriyle birlikte; okuyucuyu düşünmeye, sorgulamaya ve anlamaya iten sürükleyici kurgusuyla ve buna eşlik eden başarılı üslubuyla derin araştırma, çalışma ve akademik bir birikimin ürünü olduğunu gözler önüne seriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 464
En / Boy : 13.5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺174,30

Sabahları Seven Akşamsefaları;

Covid-19 salgınının dünyayı dört bir koldan sardığı ilk dönemde, insanlardan kaçıp sadece doğallığı ve huzuru barındıran bir sığınak arayışındaki çiftin; karavan ile yaptıkları uzun, bol maceralı ve bir o kadar da sevgi dolu yolculuğunu anlatıyor.

Kitap, bu yolculuk sırasında sağlığın, doğal güzelliklerin, aile bağlarının, sevgi, saygı ve iyiliğin önemini akıcı bir üslup ve sürükleyici bir kurgu ile okuyucuya aktarıyor. Karakterlerimiz bu yolculuğun sonunda ise büyüleyici güzellikte, her şeyiyle doğal, saf ve olağanüstü sürprizlerle dolu bir yöreye ayak basıyorlar. Karşılaştıkları yörede onları neler bekliyor?

Gündemimizi uzun zamandır meşgul eden Covid-19 salgınına bir nefeslik ara vermek; gerçek  ve saf sevginin varlığına, sabahları seven akşamsefalarının mucizelerine tanık olmak isteyen okurlara...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 392
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺144,90

Celal Güzelses, müziğe ve sanata âşık bir adamın portresidir. Türk halkı onu “Şark Bülbülü” olduktan sonra  tanıdı; o, bu unvanı almadan önce Atatürk’ün övgüsüne mazhar olmuş, dönemin diğer büyük sanatçıları Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk gibi isimler tarafından takdirle anılmıştı. Şark Bülbülü olduktan sonra hayatında bir değişiklik olmadı, yine Diyarbakır’ına döndü, ücretsiz konserler verdi, öğrencilere destek oldu, konserlere giderken yanında eşi Nevriye Hanım’ın hazırladığı yemekleri götürdü. Onu sadece bir müzik adamı olarak tanıtmak yetersiz kalır, o aynı zamanda bir öğretmen, iyilik timsali bir insan. Diyarbakır Halk Musikisi Cemiyeti’ni kurarak gençlere önayak oldu, onlarca öğrenci yetiştirdi, Diyarbakır’ın sözlü sanatını Türkiye’ye tanıttı...

Ölümünün üzerinden 60 yılı aşkın zaman geçti ama hâlâ eserleri dinleniyor, yeniden yorumlanıyor.

Elinizdeki kitap, işte böyle bir şahsiyeti yakından tanımaya olanak sağlıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13.7 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺64,40

Bir sabah bambaşka biri olarak uyanan İrfan... Onu çöküntüsünden kurtarmak için götürdüğü ve çok saygı duyduğu hocadan istediklerini alamayınca ilk bulduğu kızla evlendirmeye çalışan annesi Naciye... Bu macerada kendisine yardım edebilecek tek yol arkadaşı, ahretliği, kırk yıllık komşusu, unutkanlık hastalığından mustarip Remziye... Gelin adayı, gördüğü erotik rüyaları gerçekten yaşadığı duygusuna sık sık kapılan İsmihan...

Oya Denizyaran’ın romanı tam bir karnaval! Okuduklarınızı hem çok komik hem de çok duygulandırıcı bulacağınız için gözyaşlarınızı tutamayacaksınız... Rengârenk karakterlerle dolu bir kitapla karşılaşmaya hazır olun!
Mario Levi

“Kayıpların evlerinde kaplamış oldukları alanlar bomboş, kıpırtısız duruyordu. Beklenmedik gidişleri, eskiden var oldukları yerdeki zamanı da durgunlaştırmış, saydamlaştırmıştı. Kedinin sepeti salondaki büfenin yanında olanca yalnızlığıyla Latife Hanım’ın içini burkuyordu. Canfeda, yatağının Muzaffer tarafını tek bir kırışıklık olmaksızın yarı yarıya örtülü tutuyordu. Remziye’nin eviyse bıraktığı andaki tuhaf düzen içinde hüzünle sahibinin gelişini bekleyerek eskimeye başlamıştı bile. Daha şimdiden musluk contaları paslanmış, tavanlar ve pencere pervazları örümcek bağlamış, fotoğrafların üzeri tozlanmış, şalına yansıyan güneş ışınları parlak turuncumsu rengini soldurup bozartmıştı.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 280
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺107,10

Hayali bir zaman makinesi ile geçmişe ya da geleceğe gitseniz ve son elli yılın diğer dönemlerden ayrılan özelliklerini birkaç cümle ile özetleyecek olsanız hangi konuyu vurgulardınız? Bu soruyu yanıtlarken bilişim teknolojilerindeki gelişmeleri göz ardı etmek olanaksız. Günümüzde bilişim teknolojileri, Endüstri Devrimi ile karşılaştırılabilecek güçte etkiler gösteriyor ve modernitenin gelişmeye başladığı 16. yüzyıldan beri belki de ilk kez devlet ve hukuka ilişkin temel kuram ve kurumlar üzerinde yeniden düşünmemizi gerektiriyor.

Elif Küzeci, Sayısal Fil kitabında okuyucuyu modern devletin üç öğesi olan insan topluluğu, ülke ve siyasal iktidardan hareketle yeni çağın temel dinamiklerinin tartışılacağı bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculukta Aydınlanma Yüzyılı düşünürlerinin ve çağdaş yazarların rehberliğinde fiziksel olarak uzakta olan insanları buluşturan İnternet’i; Yapay Zekâ, otonom silah sistemleri, blokzinciri gibi teknolojileri ziyaret ediyor; siberalanın sınırlarında geziniyor; gözetim teknolojilerinin olası etkilerini ve Bilişim Devleri’nin siyasal konumunu tartışıyor. Edebiyat, resim ve müzik eserleri ise bu yolculuğun her durağında bizlere eşlik ediyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 532
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺198,80

“Ustaca işlenmiş sürükleyici bir hikâye. Okurlara bir armağan.” Rafia Zakaria“

Derin kesen ince bir hançer bu kitap.” Keija Parssinen

Edebiyatımızın usta kalemi Zülfü Livaneli’den güçlü bir aşk ve inanç hikâyesi.

Ünlü edebiyatçı bu kez kalemini sınırboylarında gezdiriyor.Ortadoğu’daki savaşın ve IŞİD zulmünün en çok etkilediği insanların, Ezidi kadınların ve çocukların yaşadıklarını cesurca aktarıyor.İstanbul’da gazetecilik yapan İbrahim, bir sabah, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölümünü haber masasında buluyor. İşte bu ölüm, İbrahim’i neredeyse tüm bağlarını kopardığı köklerine, Mardin’e doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve Meleknaz’la tanışmasını sağlıyor. İbrahim, ölmüş arkadaşının sevdasını devralır gibi Meleknaz’a âşık oluyor ve giderek Hüseyinleşiyor.Huzursuzluk, bir yandan Ortadoğu’nun en insafsız hallerini, savaşı, yokluğu, mülteci kamplarını ve kadın düşmanlığını gözler önüne seriyor; diğer yandan Mezopotamya topraklarının geçmişine ve bugününe empatik, sorgulayıcı bir bakış sunuyor. İnsan doğası üzerine destansı bir anlatı sunan Livaneli, asırlardır bu coğrafyada yaşayan halklara, tarihlere, inançlara ve hikâyelere ses veriyor.Türkiye’de yayımlandığı günden itibaren büyük yankı uyandıran, çevirileriyle dünya çapında okurlarla buluşan Huzursuzluk, son olarak İngilizceye çevrilerek yayınlandığı ABD’de büyük övgüler aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺101,50

İspanyolca dünyada en çok konuşulan diller sıralamasında İngilizce ve Çinceden sonra üçüncü sırada geliyor. İspanya dışında 20 ülkenin resmî dili olarak dünyada yaklaşık 500 milyon insanın konuştuğu İspanyolcayı ayrıca ABD’de 48 milyon insan da konuşuyor. Bu zengin dilin son yıllarda ülkemizde orta öğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulmaya başlanması, öğrencilere yönelik yepyeni bir sözlüğün hazırlanmasını gerekli kıldı.

Sözlüğün giriş kısmında bazı temel dilbilgisi konularına yer verildi: İspanyol alfabesi ve harflerin Türkçe okunuşları, doğru telâffuzun koşulu olan vurgu, çift sesliler, hece bölünmesi, kurallı ve kuralsız fiillerin listeleri burada yer almakta. Sözlük bölümü, gündelik konuşmada en çok kullanılan yaklaşık 10.000 İspanyolca kelimeyi içermekte ve cümlenin en önemli ögesini oluşturan fiiller örnek cümlelerle pekiştirilmiş bulunmakta. En sondaysa çeşitli sayı listelerine, günün saatlerinin kullanımına, tarihlere, günlere ve aylara yer verildi.

Dünya edebiyatına çok büyük katkıda bulunmuş bu zengin dili öğrenmek, öğrencilerimizin ufkunu genişletecek bir ayrıcalık. Kullanım cümleleriyle türünün ilk örneği olan bu sözlüğün gençlerimize yardımcı olacağına inanıyoruz.


Basım Dili : İspanyolca
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 296
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺133,00

“Ömür boyu süren bir aşk üzerine harika bir kitap.” Frankfurter Allgemeiner Zeitung

“Klasikler gibi okunan bir senfoni.” Neue Zurcher Zeitung

“Serenad, Türk edebiyatında kalıcılaşacağı gibi, dünya edebiyatında da önemli bir yapıt olarak yerini alacaktır.”
Prof. Dr. Onur Bilge Kula

“Yılın Favori Kitabı” Boston Globe Okurları - “Yılın En İyi Kitabı” PopMatters

2. Dünya Savaşı sırasında batırılan bir mülteci gemisinin hikâyesine dayanan bu etkileyici romanda, Almanya doğumlu yaşlı bir profesör, sevgili karısını en son gördüğü yeri ziyaret etmek için Amerika’dan İstanbul’a gelir. Maya Duran, İstanbul Üniversitesi’ndeki zorlu işi ile genç bir oğul yetiştirmenin zorluklarını dengelemeye çalışan bekar bir annedir. Maya, üniversitenin daveti üzerine gelen Prof. Maximilian Wagner’i ağırlamakla görevlendirilir. Başta, etrafında gelişen olaylara ve Profesör’e karşı kayıtsız görünse de altmış yıllık bu esrarengiz hikâye sayesinde kendi kökleriyle ilgili üstü kapatılan pek çok karanlık gerçeği yavaş yavaş öğrenir.

Yaklaşık 800 Yahudi mültecinin kendilerini Filistin’e taşıyan geminin Türkiye kıyılarında torpidolanması sonucu hayatını kaybettiği 1942 Struma felaketinden esinlenen Serenad, hem dokunaklı bir aşk hikâyesi hem de krizdeki insan ilişkilerinin gücünün unutulmaz bir anlatısı.

Pek çok dile çevrilen, özellikle İngilizce edisyonuyla dünyanın dört bir yanında okurlarıyla buluşan Serenad, müzik, edebiyat ve yakın tarihin iç içe geçtiği bir Livaneli romanı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 13.7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺152,50

“Odada çıplak, arkası dönük bir kadın vardı. Beli ince, kalçaları genişti. Kürek kemikleri belirgindi. Narin boynu uzun saçlarının arasından belli belirsiz görünüyordu. Yataktan doğrulup tam karşıdaki aynada kadının yüzünü görmek istedi, ama boynundan aşağısı hissizdi, kımıldayamadı. Kafası dışında hiçbir uzvuna söz geçiremedi. Dehşete kapıldı. Çığlıkları içinde boğuldu. Ağzını oynatıyorsa da sesi çıkmıyordu. Tam o anda kadın yüzünü ona çevirdi. Yüzünde, gözlerinin olması gereken oyukların içi boştu. Ağzının olması gereken yerde hiçbir şey yoktu. Çıplak kadının ağzı yoktu.”

Gece yarısı çıkılan bir yolculuk, yol kenarında bulunan kırık bir telefon, Şile’de ormanlık alana fırlatılmış bir kadın cesedi...

Burada herkes biraz suçlu, herkes biraz huzursuz, herkes biraz kayıp. Burada Herkes Çıplak!

Hayatı sevgi dilenmekle geçmiş bir kadın, karanlık çöktüğünde sayıklanan gerçeklerle uyanıyor yıllardır süren kâbusundan. Kendini bulmak için çıkıyor yola, öyle bir yol ki sonunda doğum da var ölüm de. Yaşanmışlık kokan kelimelerin arasında bir suçlu ararken kendinizi bulacağınız bu roman beklenmedik sonuyla uzun süre hafızanızdan silinmeyecek.

“Elif Şakar karşımıza hem soluk kesici hem de duygulandırıcı bir romanla çıkıyor. Ataerkil bir aile yapısında, mesleği ve evliliği de dahil, hep istenenleri yapmış Nazlı’nın kendisini var etme mücadelesinde etrafındaki insanları nasıl değiştirdiğini hayranlıkla okuyorsunuz. Karakterlerin her birinin hikâyesinde ayrı bir derinlik var. Bizde farklı sorular sorma ihtiyacını uyandıran hikâyeler bunlar. Nazlı’nın çığlığı öyle çok kadının çığlığı ki...”

Mario Levi


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺112,00

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 704
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺301,70

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 720
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺308,70

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 632
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺275,80

Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır.

Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık klasikleşmiş sözlüklerdeki kelimelerle yetinilmemiş; günlük hayatta kullanılan, eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkan ama sözlüklerde anlamı verilmeyen veya farklı verilen, dolayısıyla kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kelime yeniden okura sunulmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 796
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2021
₺338,10

Selanik’te halktan biri olarak doğdu… Adı, Mustafa’ydı… Mustafa Kemal oldu… Gazi Mareşal Mustafa Kemal oldu…
Türk Milleti’nin en büyük evladıydı… Mazlum uluslar ve Türk Milleti O’na Atatürk dedi…
34 yaşında, Çanakkale’de Truva’nın intikamını aldı…
40 yaşında, 1683’te İkinci Viyana ile başlayan Türk çekilmesini, 238 yıl sonra Sakarya’da durdurdu…
Evliliği, fırtınalı denizde bir yolculuktu…
Savaşta yendiği düşmanının, O’nun önünde saygı duruşu tarihte bir ilkti…
“Bunalıyorum çocuk, büyük bir acı içinde bunalıyorum…” dediği günler oldu…
“Beni hatırlayınız…” sözcükleri, hüzünlü bir veda gibiydi…
“Ölüm demek böyle olacak kızım...” dediğinde, sona yaklaştığının farkındaydı… Son anı, ulu bir çınarın
köklerinin sökülmesi misali, devlerin savaşında son perdeydi…
Türk gençliğine emaneti, çok sevdiği milletine vasiyeti oldu…
Tarihin kıskandığı bir lider… Ama bir insan…
Savaşın ve barışın efendisi…
İşte O’nun hikâyesi… Belgelere ve kendi sözlerine bağlı kalarak…
Siz, çocuklarınız ve gelecek kuşaklar için yazılmıştır…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺113,40

“Ölümden korkuyor musun?”
“Ölüm korkumu öldürdüm ben.”
“Nasıl?”

“Çünkü onun, bir odadan diğerine geçmek kadar basit olduğunu biliyorum artık.” Betül Kılıç, politik ve mistik ögelerle bezeli yeni romanında bir on üçüncü yüzyıl aşk hikâyesi anlatıyor.

Felaketin Hatırası, Venedikli tüccar Lorenzo ve onun hayatına yön veren aşkından hareketle farklı dinlerden ve devletlerden olma hallerine, aşk uğruna göze alınanlara, insanın sınırlarından varlık-hiçlik tartışmalarına uzanan masalsı bir anlatı sunuyor.

Felaketin Hatırası, Anadolu tarihindeki egemenlik çatışmaları ve işgaller, saray entrikaları ve bu entrikaların halka yansımaları hakkında gerçeğe dayalı kesitler sunarken; dönemin hâkim inanışlarına, sufiliğe, büyü ve büyücülere dair de pek çok anekdot aktarıyor.

Elinizdeki roman, bir yandan aşkın ve fedakârlığın en güzel örneğini veriyor, diğer yandan ise insanın nefsi ile imtihanına, sabır savaşına dair çok şey söylüyor. Felaketin Hatırası, Betül Kılıç’ın güçlü kalemiyle…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺92,40

Napolyon; İskender, Hannibal, Sezar’ın toplamından daha fazla savaş yönetmiştir ve Avrupa’nın (Batı’nın) gelmiş geçmiş en büyük generalidir.

Napolyon’la aynı dönemde yaşayan ünlü Alman şair ve filozofu Goethe’nin Bourrienne’in Hatıraları eserinden: “Gazetecilerin, tarihçilerin ve şairlerin Napolyon’un etrafında oluşturdukları tüm bu şöhret bulutu, tüm bu hayal âlemi, bu kitabın korkutucu gerçekliği karşısında yok oluyor; fakat kahraman burada hiçbir şekilde küçülmüş olmaz; tam tersine büyür. Bundan öğrendiğimiz şey, herhangi bir kişi bunu söylemeye cesaret ettiği zaman, gerçeğin ne kadar muhteşem bir şey olduğudur. Napolyon’un hayatı kaderin eliyle yazılmış büyük bir destandır; bunun tüm anlamı kendisini, hayal gücünü başıboş bırakan kişiye değil, fakat kadere inanan kişiye açıklanabilir. 

Böylece, aynı şekilde, ölümlü bir insanın bin yılda sadece bir kez gerçekleştirdiği trajedi, bu sayfaların okuru için yeniden oluşturulmalıdır. O, bir insanın özgüven ve cesaret, tutku ve hayal gücü, çalışkanlık ve iradeyle elde edebileceği her şeyi elde etti. Bugün en yetenekli insanlara mümkün olan her yolu açmakta olan devrimler çağında, Avrupa’nın ateşli gençleri önlerinde hem örnek hem de uyarıcı olarak, Batı’daki tüm insanlar arasında en şiddetli olayları yaratan ve bunların ıstırabını çeken bu kişiden daha büyük bir adam bulamaz.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺101,50

Mussolini, 1939’da tüm faşist yetkilileri Roma’da toplayarak, şu konuşmayı yaptı: “Bir araya geldiğimiz şu saatlerde, bir fırtına sadece Avrupa haritasını karıştırmakla kalmıyor, aynı zamanda kıtaları da birbirine katıyor. Bu olaylardan etkilenmememiz mümkün değil, İtalyan halkı fırtınada dümeni tutan kişiye soru sorulmaması gerektiğini iyi bilir. Balkona çıkmamı bekleyin. Balkona çıktığımda ve beni dinlemesi
için İtalyan halkını topladığımda bilin ki durum değerlendirmesinde bulunmayacağım, aksine herkese tarihi kararlarımı açıklayacağım.”

Halk, Benito Mussolini’yi Shakespeare’in Romeo ve Jülyet oyunundaki Jülyet’e benzetti ve fısıltılar başladı:
“Kaderimiz Jülyet’e bağlı.”
“Jülyet kim?”
“Hani Romeo’nun balkona çıkmasını beklediği Jülyet var ya!” Savaşın üç ila dört ay süreceğini hesaplayan Mussolini, balkona çıktı ve savaş ilanı konuşması, sadece on dakika sürdü… Savaş dört yıl devam etti ve Mussolini’nin trajik bir şekilde öldürülmesine sebep oldu…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 140
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺101,50

30 Nisan 1945 saat 13.10’da, intihar etmelerinden 50 dakika önce; Hitler, yanında Eva Braun olduğu halde, sığınağındaki toplantı salonuna geldi. Çalışma arkadaşları kadın ve erkeklerin ellerini tek tek sıkarak onlara veda etti.

Frau Goebbels altı çocuğunu öldürttükten sonra hayatına son verecekti. Hitler, Frau Goebbels’in önüne gelince, kendisinin cesaretine hayran kaldığını söyledi. Göğsünde bulunan Nasyonal Sosyalist Parti’nin altın madalyasını çıkardı ve kadının bluzuna taktı. Sonra yaveri Heinz Linge’ye dönerek kesin bir dille şunları söyledi: “Allahaısmarladık Linge. Belki de beni hayatta sizin kadar kimse tanımadı. 1935 yılından beri yanımdasınız. Gölgem oldunuz. Yaşamanızı, mutlaka yaşamanızı istiyorum. Hakkımda çok kötü şeyler anlatacaklar. Galip devletler, hakkımda en kötü şeyleri söyleyeceklerdir. Bütün yaptıklarımı, bütün eserlerimi ortadan kaldırmak isteyeceklerdir. Bu uğurda ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını biliyorum...”

Hitler ve Linge’nin yanına gelen Eva Braun da Linge’den bir ricada bulundu: “Allahaısmarladık Linge. Sizden büyük bir hizmet isteyeceğim. Eğer buradan çıkarsanız ve kız kardeşimi görürseniz, kocasının kurşuna dizildiğini söylemeyin. Yalnızca ona, kocasını Rus askerlerinin öldürdüğünü söyleyin.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13.5 / 21.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2021
₺105,00

 

Şefkat Korkaklara Göre Değil: Mindfulness Temelli Şefkatli Yaşam İçin Bir Uygulama Kılavuzu, daha mutlu, daha sağlıklı bir yaşam sürmek ve daha doyurucu ilişkiler yaşamak için şefkatle mindfulness becerilerini geliştirmek isteyen kişilere yönelik olarak hazırlanmış bir “adım adım öğrenme” rehberidir. Kendinize karşı nazik olmayı öğrenmekle başlayacağınız, daha sonra da diğerlerine karşı nazik olmayı öğrenerek nezaket alanınızı genişletmenize yardımcı olacak olan bu kılavuz, kolay anlaşılabilir bir yapıya sahiptir ve bireysel ihtiyaçlarınıza uygun hareket etme özgürlüğü kazanmanızı sağlar.

Hem bu alanda özel eğitim almış olan uzmanlara hem de danışanlara, ya da “kalpten farkındalık” ile mindfulness pratiğini derinleştirmek isteyen herkese hitap eden Mindfulness Temelli Şefkatli Yaşam İçin Uygulama Kılavuzu, şefkat bilimini anlaşılır ve kapsamlı bir şekilde ele alır.

 

 

 

“Hazırlanan bu kitap, yeni bakış açıları sunarak, günlük hayatımızın manzaraları arasında gezinirken bize rehberlik ediyor. Bizi okumaya, sonrasında üzerine düşünmeye ve daha sonra da uygulama yapmaya davet ediyor. Yaşam içerisindeki alışkanlıkları nasıl tersine çevirebileceğimizi adım adım keşfetmemize ve hem dışarıya, başkalarına, hem de tazelenmek ve yenilenmek amacıyla kendi içimize olmak üzere her iki yöne doğru şefkat geliştirmemize yardımcı oluyor.” – Mark Williams, Oxford Üniversitesi, Klinik Psikoloji Profesörü

Prof. Dr. Zümra Atalay

Prof. Dr. Zümra Atalay MEF Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü öğretim üyesidir. Mindfulness Eğitmenidir. 2014 yılında Mindfulness Institute Türkiye’yi kurmuştur. Temel çalışma alanı mindfulness, mindfulness temelli terapiler, şefkat (compassion) ve şefkat temelli terapilerdir. Doktora tezi de bu iki konu üzerinedir. TUBITAK bursu ile misafir öğretim üyesi olarak bulunduğu Rochester Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde “Mindfulness ve Psikolojik İhtiyaçlar” üzerine bir proje yapmıştır. Bu konu ile ilgili Uluslararası indekslerde taranan ve ulusal hakemli dergilerde makaleleri, TÜBİTAK projeleri, ulusal ve uluslararası kongrelerde bildirimleri, yüksek lisans ve doktora düzeyinde vermiş olduğu dersleri, danışmanlığını yaptığı yüksek lisans ve doktora tezleri bulunmaktadır.

Zümra Atalay Mindfulness Temelli Stres Azaltma Programı (MBSR), Mindfulness Temelli Bilişsel Terapi (MBCT), işyerlerinde kullanılan Search Inside Yourself (SIY), Okullar için .b foundations ve Mindfulness Temelli Şefkatli Yaşam (MBCL) Eğitici Eğitmenidir. EAMBA (European Association of Mindfulness Based Approaches) kurulduğundan beri aktif üyesidir. Üniversitede verdiği derslerin ve akademik çalışmaların yanı sıra Mindfulness Institute bünyesinde düzenli aralıklarla MBSR (Mindfulness Temelli Stres Azaltma Programı) ve MBCT (Mindfulness Temelli Bilişsel Terapi) grup çalışmaları, yurtiçi ve yurtdışından alanında uzman kişiler ile çeşitli alanlara yönelik mindfulness eğitimleri ve eğitici eğitmenlikleri düzenlemektedir. Ayrıca kurumlara yönelik eğitimler ve bireysel terapi seansları vermektedir. Aynı zamanda Mindfulness ve Şefkat ile ilgili 4 kitabın yazarıdır.

 

Dr. Erik van den Brink

Amsterdam’da tıp eğitimi aldıktan sonra, psikiyatr olmak üzere Birleşik Krallık’ta eğitim görmüştür. Meditasyon alanında oldukça fazla deneyim sahibidir ve ruh sağlığına ilişkin mindfulness temelli ve şefkat odaklı yaklaşımlar konusunda uzmanlaşmıştır.

 

Frits Koster

Bir vipassana meditasyon eğitmeni, sertifikalı mindfulness eğitmeni ve sağlık uzmanıdır. Uzun yıllardır sağlık kuruluşlarında mindfulness ve şefkat eğitimi vermektedir. Altı yıl boyunca Güneydoğu Asya’da bir keşiş olarak Budist psikolojisi üzerine çalışmıştır.

 

Sayfa Sayısı 264

Ebat 13,7 x 21,5

Kağıt / İç Baskı lll.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751042149

 

 

₺126,00

“Kollarınız dövüşmek, ayaklarınız koşmak, aklınız düşünmek için yeterince kuvvetli değilse; parça parça olursunuz sizi sevenlerin (!) ellerinde...” Elinizdeki roman okuyanları yaşamın en keskin noktalarında bir gezintiye çıkarıyor. Zaman-zamansızlık, korku-cesaret, merhamet-zulüm, hatırlama-unutma ikilemleri üzerine düşündüren Gece Köpekleri, dikkat çekici bir kurguya sahip. Okurlarını aile değerlerinden ahlaki baskılara kadar bıçak sırtı pek çok konuda korkusuz bir sohbetle karşılayan yazar, kimi zaman bir sanrı kimi zaman bir haberci gibi görünen Merek ile bizleri tanıştırıyor. Levent Karakoç, yazın dünyasına giriş yaptığı romanı Gece Köpekleri ile hepimizi insan ruhunun karanlık dehlizlerine davet ediyor.

Levent Karakoç Levent Karakoç, 1971 yılında Ankara’da bir ameliyathanede doğdu. Kalp hastası olan annesine aşırı düşkün olan subay babası, doktoru uyardı doğumundan önce. “Oksijeni ihmal etmeyin… Kalbi zayıf, oksijeni ihmal etmeyin.” O zamanlar subaylar sert, babası kayaydı. Doktorlar çekinirdi. Çekindiler. Oksijeni ihmal etmediler doğum sırasında. Hemşirenin, doğumun tam ortasında annesinin ağzına oksijen yerine anestezi maskesini dayadığı ana kadar her şey normal gidiyordu Levent’in hayatında. Anne bayıldı, ıkınma refleksi durdu, Levent daha doğamadan doğum kanalında sıkışıp kaldı. Artık kendisini dışarıya itebildi mi bilmiyorum ama doktorlar dışarıdan kafasını tıbbi bir kaşıkla tutup çekerek çıkarttılar. Her bebeğin o kanalda kaldığından daha fazla kaldı ve daha çok sıkıştı Levent. Ama pes etmedi. Hayatı, bu inatla başlar işte. “Her şeyin herkes için bitmiş gibi gözüktüğü bu gün, benim mücadelemin başlangıcının ilk günüdür” lafı, belki de bu sebeple hayat düsturudur. O kanaldan kurtulup baskın karakterli, başarılı, otoriter iki ebeveyn ve bir ablanın arasına doğar Levent. Büyüyüp genç olmaya başladıkça, herkeste olmayan özelliklerini keşfeder Levent. İçinde çaresizce çırpındığı “sevilmek ve onaylanmak bataklığından” kafasını çıkartıp nefes alabildiği yegâne zamanlar, girdiği her ortamın özelliklerini keşfedip oraya uyumlandığı ve bir süre sonra da oranın en aranan kişisi olduğu zamanlar olur. Üniversite lisans diplomasına kadar eğitimini alır, en az bir yabancı dil öğrenir, iş kurar, para kazanır, ev alır, araba alır, evlenir, baba olur… Çağla birlikte gerçekler değiştiğinde, geçmiş denilen şeyin, aslında hiçbir zaman unutulmayacak bir “şimdi” olduğunu da böylece anlar. Tecrübe sahibi bir yetişkin olarak; yıllar sonra artık düşünmek, konuşmak, anlatmak için kalbinde ve beyninde depolayacak yeri kalmadığında başlar Levent’in yazım hayatı da. Toplumun gösterdiği yolla edindiği bütün avantajları bırakıp, sadece yazmaya yönelme kararını böyle alır. Bir rüyayla doğan Gece Köpekleri, yazarın yayımlanan ilk romanıdır. Bittiği halde yayımlanmamış kendi doğma zamanlarını bekleyen bir adet daha romanı ve iki yüze yakın şiiri olan Levent Karakoç, yaşanılan tüm hayatların bir yanılsama olduğunu bilir. Gerçekliğin, doğrunun, sevginin, nefretin ve kalan tüm duyguların tanımlamalarının da zamanla değişeceğini bilir. Bu sebeple yazar; özünü bilmeye, korumaya ve kıyafetlerinin üzerine yapışmamasına özen gösterir. İnsanın kendi özünün geçmişini bilmesi iyidir…

Sayfa Sayısı 248

Ebat 13,7 x 21,5

Kağıt / İç Baskı lll.Hm. Enzo 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod 9789751042838

 

 

₺107,80

Dünya Şarap Atlası’nınilk baskısı, 1971’de çıktığında yayıncılık için bir dönüm noktasıydı. Şarap yarım yüzyıldan fazla bir süredir gelişiyordu ve geliştikçe karmaşık yapısını anlamak isteyen herkese sunacağı şeylerin sayısı giderek arttı. Tamamen güncel bilgilerle hazırlanan bu Atlas, şarap dünyasına yeni okuyucular tanıtacak ve eski dostları yeni bölgelere taşıyacak.

Dünya Şarap Atlası’ndaiklim değişikliğinin etkileri, sürdürülebilirliğe doğru ilerlemeler, şarap stilleri ve şarap yapımındaki bir dizi yeni teknik ve zevk yansıtılıyor. Şarap bilimindeki son radikal ilerlemelerden çok az bölge etkilenmedi ve bu metin neyin en önemli olduğunu ve hangi üreticilerin hızı belirlediğini gözden geçiriyor. Atlas boyunca, toprak, iklim ve üzüm çeşitlerine ilişkin temel bölgesel bilgiler özetlenerek okuyucuya aktarılmıştır.

Atlas, okuyucuların şaraplar ve kaynakları arasındaki bağlantıyı anlamalarına yardımcı olan, özel olarak oluşturulmuş toprak haritaları da dahil olmak üzere dünyanın şarap manzarasının 230 benzersiz ayrıntılı haritasına sahiptir. Ve açıklamalar, haritalardaki üreticilere, yerlere ve özel ilgi alanlarına işaret eder.

Dünyanın en saygın şarap yazarı ikilisi Hugh Johnson ve Jancis Robinson, her şarap severin bilgi arzusunu tatmin edecek ve okuyucuları şarap dünyasıyla güncel hale getirecek bir klasik yaratmak için bir kez daha güçlerini birleştirdi.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 22.9 / 29.2
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺851,90

Yepyeni bir Dede Korkut hikâyesinin romanı olan Tolgunay, Dede Korkut Hikayeleri'ne getirdiği yeni ve modern yorumla Türk edebiyatında bir ilki gerçekleştirmektedir.“24. Hikâye” olma özelliğini “24 Oğuz Boyu”nun adından alan kitap, cesur ve savaşçı kadın Tolgunay’ın hikâyesini anlatmaktadır.

Orta Asya bozkırlarından Karaçuk Dağı’nın eteklerine, Oğuz obasından Kıpçak Kalesi’ne doğru inandıkları değerler uğruna at koşturan kahramanlarımız soluksuz bir maceranın, aşkın, hüznün ve ihanetin içinde zor kararlar verip ölümcül mücadelelere girişeceklerdir.Tolgunay, sizleri sürükleyici bir kurgunun içinde Oğuzların dünyasına çağırmaktadır.***“

Hafif yel, savaşçı ruhunun ele geçirdiği bedeninde sakinleştirici dokunuşlarla gezmeye devam ediyordu. Umudu tutuşturan bir kıvılcımdı bu, kırlarda koşan özgür yılkıların ruhuydu. Serin, taze ve dirilticiydi. Etine abanmış zırhtan içeriye doğru usul usul sızıyordu. Yorgun değildi artık. Ölüme hazırdı ve hiçbir cesaret, ölüme hazır bir yürekten daha korkusuz olamazdı.

Yaklaştı. Kılıcını iyice kavrayıp kalkanını yüz hizasına kaldırdı. Rakibi de aynı şeyi yaptı. Yavaş yavaş en uygun anı kollamak için dönmeye başladılar. Seyirci sessizleşmişti, birazdan akacak kanın şehvetine bir hazırlıktı bu, birazdan akacak kanın ruhlarında yaratacağı depremi bekleyişti.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 376
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺127,68

“Zamane aşkları” diye nedensiz dememişler; zamana uygun dışı parlak, süslü, içi bomboş oldu aşklar...

Herkes aşkın peşinde ama aslında aradığının ne olduğundan da bulduğunda onu tanıyabileceğinden de emin değil! Öylesine şekil değiştirdi ki duygular, uğruna harcanan emek de, sevginin tanımı da, aşkı sahiplenme biçimi de bir başka artık...

Deniz ve Cansel; yıllardır süregelen bir beraberliğin içinde birbirlerinin canını acıtarak, inciterek, neşeden çok gözyaşı vererek, sadakatten uzak sürdürüyorlar hayatlarını... Sonra bir gün Güneş geliyor ve bu sarmal ilişkiden çekip alıyor Deniz’i... Onu mutlu etmeye, iyileştirmeye çalışırken, kendilerine sevgi dolu bir dünya inşa ederken fark ediyor aslında değişmeye başladığını, kalbinin rahat olmadığını, değerlerine savaş açtığını...

Aşk insanı değiştirmeli mi, tamamlamalı mı? Şifacı rolü ile giriyorsak bir başkasının yaşamına, o ilişkiden fayda gelir mi? İyileşmemiş biri, bir başkasına mutluluk getirir mi? Yalnızlık bir kader mi yoksa seçimlerimiz mi taşır bizi o istenmeyen durağa? Tüm bu sorulara yanıt ararken Güneş, aslında gerçek aşkın nasıl olması gerektiğini de öğreniyor, geride bırakarak yalan sevdaları, gelip geçici hevesleri... Ne de olsa Bazı Aşklar Yenik Başlar...

Günümüz insanının aşkla imtihanı, kendi öykülerinizi sorgulatırken, sizi içsel bir yolculuğa da çıkaracak..


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13.7 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺84,70

''Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol”

Mevlânâ

Hayatın en acı yüzüyle çok küçük yaşta tanışan ve ailesiz kalan Ahmet Bey’in münzevi hayatının ortasına bir cinayet haberi düşüyor. Usta edebiyatçı Zülfü Livaneli, bir cinayetin gölgesinde kardeşlik bağı, aşk, arkadaşlık, ihanet gibi insana dair tüm duyguların ve duygusuzlukların anatomisini çıkarıyor.

Geçmişle hesaplaşmanın bambaşka bir boyut kazandığı Kardeşimin Hikâyesi, önyargıların kırılması ve başka düşünüş biçimleri sunması bakımından da edebiyatımıza önemli bir katkı. Livaneli bu romanıyla “insan soyunun en soylu duygusu” aşkın, anlamını ve biçimlerini merak unsuruyla başarılı bir şekilde harmanlarken okuyanlara muazzam bir deneyim yaşatıyor.

Edebiyatımızın güçlü kalemi Livaneli, sadece bir cinayetin tanıklarını değil, geçmişin gölgesi yüzünden bugününü yaşayamayanların hikâyesini de anlatıyor. Elinizdeki roman, unuttuklarımıza ve hatırladıklarımıza çıplak gözle bakmamızı sağlayan, hafızalardan silinmeyecek bir insanlık anlatısı...

Kardeşimin Hikâyesi akıcı üslubu ve sürükleyici kurgusunun yanı sıra tüm muhtemel sonları geride bırakan sürpriz finaliyle başucumuza yerleşiyor.

Türkçede çok sayıda baskısı ve dünya dillerine çevirisi yapılan; yayımlandığı günden itibaren çok satan ve çok okunan kitaplar listesinde zirveyi koruyan Kardeşimin Hikâyesi, Rusça çevirisiyle de okurların beğenisini kazandı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 280
En / Boy : 13.5 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺124,50

Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci’nin tarifleriyle sevdiğiniz yemekleri yiyerek de kilo vermek mümkün!
Tüm hastalıkların tedavisi aslında sağlıklı yaşam, beslenme ve diyette gizli. Günlük hayatta yemediğiniz, sevmediğiniz şeylere kilo verme uğruna katlanabilirsiniz; peki diyetten sonra fazlasıyla geri alınan kilolar ne olacak? Bu kitabın diyet listesi sevdiğiniz yemekler üzerine kurulu… Sevdiğiniz yemeklerle yaptığınız diyet sizi yormayacak ve buna bağlı olarak yasaklı şeylere büyük bir açlık beslememiş olacaksınız. Diyet bittikten sonra da sahip olduğunuz fit görünümü korumuş olacaksınız.
Kilolu olarak geçirdiğim hamilelik ve emzirme dönemlerimde bu sürecin hem fizyolojik hem psikolojik zorluklarını, biz kadınların neler hissettiğini daha iyi anladım; başta bir anne sonra bir diyetisyen olarak.
Şimdi hazırsanız sağlık yolculuğuna birlikte çıkalım. Sağlıklı, fit bir görünüme yasaklı listelerle değil sevdiğimiz şeyleri yiyerek kavuşalım.
Okuduğunuz son diyet kitabı olması dileğiyle, fit ve sağlıklı günlere..!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 8.2021
₺245,00

Leyla’nın Evi, insanlığın en yıkıcı sorunu göç ve en temel ihtiyacı barınma konularını merceğe alan bir İstanbul romanı.
Edebiyatın güçlü kalemi Zülfü Livaneli’nin gözlem yeteneği ve edebi gücüyle harmanlanan elinizdeki eser Leyla, Roxy, Yusuf ve Ali Yekta Bey’in hayatlarının birbirine karışma hikâyesini anlatıyor.
Usta edebiyatçı bu kez “mülk trajedisine” odaklanıyor. Hayatın olağan akışında bir araya gelmesi mümkün olmayan karakterler üzerinden aşktan paraya, modernizmden geleneğe, birçok konu tartışmaya açılıyor.
Bir yanda yalılarda büyüyen ve varlığını “unutmamak” üzerine inşa eden Leyla Hanım, diğer yanda “anın” hırsları ile çevrelenmiş insanlar… Bir yanda hayattaki tüm prangalarına, hatta ailesine ve adına dahi meydan okuyan Roxy, diğer yanda geçmişi sır olarak kalmaya mahkûm edilenler…
Zülfü Livaneli’nin edebiyatımızda özel bir yer edinen romanı Leyla’nın Evi, tarihi motifleri içeren zengin arka planıyla İstanbul’un değişen çehresini merkeze alırken, okurları geçmiş ve bugün arasında sorularla dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Peki, bu yolculuk bir kuşak çatışması mı yaratacak, yoksa kuşaklar arası bir köprü mü kuracak?
Leyla’nın Evi, iktidar ve güç sahibi olmanın tehlikesine karşı her satırında mücadele ve umudun şarkısını mırıldanan bir Livaneli anlatısı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺348,60

“Che Guevera’nın bir kitabından başladılar yakmaya. Kitap olduğu gibi atılsa yanmazdı. Önce kitabın kapağını yırtıyorlar, sonra beşer onar sayfa tutup, dikiş yerlerinden ayırıyorlardı. İpli olanları zor ayırdılar.”
Arafat’ta Bir Çocuk 12 Mart Muhtırası’nın etkisi altında yazılan, birbirinden bağımsız sekiz hikâyeden oluşuyor. Bir kuşağın, ömrü boyunca izini taşıyacağı sürgün günlerini anlatıyor.
Usta edebiyatçı Livaneli’nin kendi hayat deneyiminden damıtarak kaleme aldığı bu hikâyeler, sürgün hayata dair olağanüstü gözlem ve tasvirlerle örülüyor.
Zülfü Livaneli, bu kez hayal kırıklığına uğramış, aldanmış, yalnız ve melankolik insanları anlatıyor.
Karakterlerin travmaları ve iç hesaplaşmaları apaçık göz önüne seriliyor. Edebiyatın en eski temalarından olan ve hâlâ güncelliğini koruyan sınırlar, gurbet ve mültecilik konularına odaklanıyor.
İsim babalığını Yaşar Kemal’in yaptığı ve ilk kez 1978 yılında yayımlanan Arafat’ta Bir Çocuk, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında ilgi gören bir edebiyat yapıtı. Almanca ve Farsça gibi dillere çevrilen, Almanya ve İsveç’te televizyona uyarlanan bu eser yeni basımıyla okurlarla buluşuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 13,7 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺319,20

Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope. Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor. Türü: ROMAN

 

Sayfa Sayısı 140

Ebat 13,7 x 23 Kağıt /

İç Baskı 3.Hamur 65gr Cilt /

Kapak Sıvama Cilt Bezi / Şömiz

ISBN / Barkod 9789751042156

₺324,80
Tükendi

Ünlü Dilbilimci Paul Nation’ın araştırmalarına göre İngilizcede en sık geçen 1000 kelimenin öğrenilmesiyle konuşmaların yüzde 84.3, romanların yüzde 82.3, gazetelerin yüzde 75.6 ve akademik metinlerin yüzde 73.5’ini
anlamak mümkün. Bunun üstüne İngilizcede en çok kullanılan 2000 kelimeyi öğrenebilirsek aynı kaynakları anlama oranımız sırasıyla yüzde 90.3, yüzde 87.4, yüzde 80.3 ve yüzde 78.1 olacaktır.
Görüldüğü üzere, İngilizceyi anlamak, konuşmak ve yazmak için ihtiyacımız olan kritik kelime sayısı 1000’dir.
Kitabımızda, İngilizcede en sık kullanılan 1000 kelimeyi, en etkin görsel hafıza teknikleri ile hazırlanmış, tek tek karikatürler halinde bulabileceksiniz. Bu 1000 karikatür ile sizi yüzde 84.3 anlama seviyesine ulaştıracak en sık kullanılan 1000 kelimeyi saniyeler içinde, eğlenceli ve kalıcı olarak görsel hafızanıza kaydetmiş
olacaksınız.
Kitabımızın son bölümünde ise, Türkçede ve İngilizcede birebir aynı anlama gelen 855 kelimeyi bir arada bulabilecek ve bu şekilde, sahip olduğunuz İngilizce kelime seviyenizi 1855 noktasına çekeceksiniz. İngilizce öğrenmek için İngiltere’de yaşamak gerekir felsefesinin alt mantığında, birebir kelimenin kullanıldığı anı bir
fotoğraf gibi görerek görsel hafızamıza kaydetmek yatmaktadır. On binlerce paund harcamanıza gerek kalmadan, en kritik anlar, kare kare, kitabımızla size geliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 1.2022
₺172,90
1 2 3 ... 56 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı