Ali Baba’nın ben “Pek anlamadım abi” tarzı eleştiriler aldığını, “Hiç sevmedim” curcunasını yaşadığını hatırlamakla beraber, benim şahsi kanaatim çok eğlenceli ve sert görünümünün altında pamuk kalpli bir komedi olduğudur.
Ne zaman açıp bir sahnesine baksam akıp gitmiş, şu da vardı, dur onu da izleyelim dedirtmiştir.
Hafif, eğlenceli komedilerde biraz da aksiyon, biraz da resim olsun diye zorlamaya devam edeceğim. Bence öyle daha güzel her şey.
İyi okumalar.
-Cem Yılmaz-
“Bu kitapta Erşan Kuneri serisinin çekim senaryoları bir araya geliyor. Yakıştırdığım format şuydu: İlk bölüm Erşan ve arkadaşları draması, ikinci bölümler ise çektikleri filmler. Bu formatta 8 bölümden oluşan zaman atlamalı iki seneyi yazmış oldum.”
( Faqbadi – Erman – Doyamadım )
( Kuru Murad – Ebenin Avı – Kooperatif Kemal – Kötü Mal )
Kitap Adı: Erşan Kuneri Senaryo 1 Kitap Yazar: Adı Cem Yılmaz Yayın Direktörü: Mehmet Bozkurt Editör: Gökçe Şenoğlu Fotoğraflar: Yiğit Eken Kapak Tasarım: Şenol Alanbay Sayfa Tasarım: Şenol Alanbay Sayfa Sayısı: 272 Ebat: 13,7 x 21,5 Tür: Sinema Kağıt / İç Baskı: III. Hamur Enzo, 52 gr. Cilt / Kapak :Amerikan Bristol 230 gr. ISBN / Barkod: 9789751044389
Cem Yılmaz’ın Karakomik filmleri sinemada ayrı bir kulvar açıyor. Türkiye’nin en komik adamı bizi kara kara düşündürüyor. İnsanlığın gelecekte kurgusal evrene hapsolacağı tartışılırken, Cem Yılmaz “Emanet” filmiyle gerçekle aramıza adeta kalın duvarlar ören internet ve televizyonun büyüsündeki insancıkları anlatıyor. Televizyondaki evlenme programında görüp âşık olduğu kızla yuva kurmayı hayal eden Birol’un boşluğuna indirilen bıçak darbesi her gün toplumun daha derinine saplanmaktadır. Yığınlar ise tıpkı Birol karakteri gibi yattıkları yerde dansına devam ediyor. Bu acı gerçek, büyülü duvarların üzerinde yanan ışıkları tek tek söndürse de filmin sonunda Zombiler’in dansına katılmadan edemiyoruz…
Elinizdeki kitap Karakomik Filmler serisinin “Deli” ve “Emanet” filmlerinin senaryosunu, Cem Yılmaz’ın sahnelerle ilgili notlarını içeriyor.
Kitap Yazar Adı Cem Yılmaz
Yayın Direktörü Mehmet Bozkurt
Yayıma Hazırlayan Gökçe Şenoğlu
Kapak Tasarım Beyzanur Karabulut
Sayfa Tasarım Şenol Alanbay Sayfa Sayısı 128 Ebat 13,7x21,5
Tür Sinema
Kağıt / İç Baskı III. Hamur Enzo, 70 gr. Cilt /
Kapak Amerikan Bristol 230 gr.
ISBN / Barkod 9789751043214
Türkiye’yi güldüren adam, karakomik türündeki filmlerle izleyiciyle buluştu. Karakomik filmlerin ilk serisi “2 Arada” ve “Kaçamak”ın senaryosu ve Cem Yılmaz’ın notları elinizde tuttuğunuz kitapta yer alıyor. “Bazı filmlerim komiktir, bazıları değildir” diyen Cem Yılmaz’ın “2 Arada”, “Kaçamak”, “Emanet” ve “Deli” filmleri, “karakomik”; hayat gibi… “2 Arada” filminin başkarakteri Ayzek de kusurunu ortadan kaldırmak istiyor; hepimiz gibi… Ayzek’le ayna tutuyor Cem Yılmaz, kusurlarıyla yüzleşememiş oluşumuza. Kusurlarımızı sevemezsek benliğimizde açılan derin yaranın kapanmadığını görüyoruz. Dişleri olmayan bir karakterin dişlerini tedavi ettirdikten sonra gülümsemesini yitirmesidir Ayzek’in hikâyesi. Cem Yılmaz, bu kez hayatın “karakomik” yanını gösteriyor bizlere…
Kapak Tasarım Şenol Alanbay
Sayfa Tasarım Şenol Alanbay
Sayfa Sayısı 158 Ebat 13,7x21,5 Tür Sinema
ISBN / Barkod 9789751043207
“Bu taslağı, filmi hayata geçirecek arkadaşlarımla bir toplantıda, böyle bir olay olmuşçasına anlattım. Yalan olmasın, ekipten bir arkadaşım, kimdi unuttum, ‘Nerde olmuş bu?’ deyince, ‘Olmamış, biz yapıcaz işte,’ dediğimi hatırlıyorum.”
Cem Yılmaz
HOKKABAZ
Hayalindeki işi yapıp mutlu olurken ebeveyninin onu yetiştirirken kurduğu hayalleri yıkmamak, bir yetişkin olarak geçimini sağlayıp maddi sorumluluklarını yerine getirirken âşık olup ayaklarının yerden kesilmesini, çılgınlık yapmayı göze almak...
Sahnede biraz illüzyon biraz el çabukluğu marifetiyle sihirbazlık yapabilirsiniz; ama birey olarak hem kendi amaçlarınıza ulaşıp hem başkalarının beklentilerini karşılamak için sihirbazlıktan öte bir şey gerekir.
Hokkabaz’ın özünde bireyin bu bitmek bilmez mücadelesi yatar. İskender’in tutkusu sihirbazlık olduğu için süprizlere açık bir macera yaşar o! Babası Sait’in onu aşağılamak için tercih ettiği “hokkabaz“ sıfatı, İskender’i hayatının özeti olacak bir yolculuğa sürükler. Çıkılan fiziksel yolculuktan ziyade bireyin kat ettiği içsel mesafeyi simgeleyen yol filmi formatında, baba ile oğul, kadın ile erkek, iki sadık dost gibi insanlık tarihinin kutsal ikilikleri sinemanın sihrine karışır.
Alin Taşçıyan
(Tanıtım Bülteninden)
Hamur Tipi : 2. Hamur
Ebat : 13,5 x 21,5
İlk Baskı Yılı : 2017
Baskı Sayısı : 1. Basım
Sayfa Sayısı : 208
“Özkan Abi’ye en gıllıgışlı, köstümlü, makyajlı, zahmetli karakterler düşer. Bir keresinde isyan ettiğini hatırlıyorum, “Oğlum bi normal adam yaz bana artık,” diye.
YAHŞİ BATI
“Bizi, bize en iyi anlatan adam” konumundaki Cem Yılmaz, Yahşi Batı’da bu özelliğini Aslan Cinotri’lerin topraklarında bir kez daha inşa ediyor. Filmin genel iskeletine göz atıldığında da esprilerin çoğu, bu kez Türk olmanın, Batı (ama daha çok da Western) âlemindeki çelişkileri üzerine kurulmuş. Matbaanın geç gelmesinden “Bizi dört karılı biliyorlar ama kimse ‘Yedi Kocalı Hürmüz’den bahsetmiyor”a uzanan halkada, Yılmaz bütün zekâsını ve “ince görme” yeteneğini konuşturmuş. Arada da mesela Şerif Lloyd’un hem kanun adamı hem de papaz olmasından mütevellit, kişiliğine yönelik “din ve devlet işlerini ayırması” yönündeki uyarı türünden “hırsızlık”lar da var.
Kızılderili âlemlerindeki “Barış Çubuğu Partisi” sahnesi ise mükemmel. Ayrıca Aziz Bey’in Suzan’a yazdığı sahne de G.O.R.A.’daki Brad Pitt’i överek başlanıp ama sonuçta Rasim Öztekin yüzünden nihayete erdirilemeyen sahne kadar hem başarılı hem de sonuç bakımından (bu kez öpüyor) daha bir “sonuç verici”.
Binaenaleyh, Yahşi Batı, Cem Yılmaz’ın sinema serüveni içinde o kıvrak zekâsını, gözlemciliğini ve çelişkilerimizi yüzümüze vuruculuğunu bir kez daha kanıtlıyor. Senaryosu, rejisi ve oyunculuklarıyla...
-Uğur Vardan-
Sayfa Sayısı : 168
Sayfa Sayısı : 175
Pek Yakında filmini 8 haftada İstanbul’da çektik. Belki fark edilmeyen –ki bu iyi bir şey– birçok iç mekânı tasarım/dekor olan filmin renkleri ve kostümleri özenlidir.
Gulyabani gibi, Hafize Ana’nın Hababam Sınıfı’ndaki zili gibi, Badi Ekrem’in eşofmanı gibi, Davaro filmindeki mikserden Sadri Alışık’ın şapkasına kadar birçok nostaljik ve asıl “kıymetli” objeyi barındırır film.
Ve tabii teneke zannedilen bir oyuncak… O oyuncak şu anda bende, yazıhanemizde duruyor ve bize hep o güzel günleri, film yapmanın bir yalanı doğruya dönüştürebileceğini hatırlatıyor.
Sayfa Sayısı : 191
“Set yanarken Ozan’ın el kamerasıyla yangına doğru yürüyüp sanat grubunu kastederek ‘Vay çok güzel yapmışlar yangını,’ dediğini hatırlıyorum... O sırada set gerçekten yanıyordu.”
G.O.R.A.: Bir Uzay Filmi
Eskiler boşuna, “Marifet, iltifata tabidir” dememiş. Uzay dediğimiz o sınırsız boşluğu ancak bir Türk böyle doldurabilir... Türkler beyazperdede daha önce de uzaya gidip uzaylılarla haşır neşir olmuştu ama G.O.R.A’ daki yolculuk ilk kez gerçek komedi kalıpları içinde, dört dörtlük bir anlatımla gerçekleştiriliyor. Asla tarif gerektirmeyen vatandaşımız Arif’le birlikte Komutan Logar’a da can veren Cem Yılmaz’ın oyunculuk performansı tek kelimeyle mükemmel.
Her şeyin altında yatan senaryo ve diyalog yazımı ise mükemmelden biraz daha iyi! Parodi sinemasının son 10 yıldaki en başarılı örneklerinden biri niteliğindeki G.O.R.A., ilmek ilmek örülmüş, sarkmayan, sönmeyen ve şişmeyen, dur durak bilmeyen bir senaryoya sahip ki “salt okunur” halinin bile insanı gülmekten kırıp geçireceğine eminim.
Kıssadan hisse: “Amerikan sineması, sözüm sana!” diyen ve “sucuk ağacı” kadar verimli, lezzetli, yol gösterici bir senaryo var elimizde. İltifatın da marifetten kaynaklandığını unutmadan, doya doya okuyun...
-Tunca Arslan-
Sayfa Sayısı : 247
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.